Geri git   Programlama ve Elektronik > ProElo.Com Genel Konular > Tanıtım ve Tanışma
Kayıt ol Yardım Community Bugünki Mesajlar Arama

Tanıtım ve Tanışma Forumdaki Diğer Üyeler ile Burada Tanışabilirsiniz

 
 
Seçenekler Stil
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
Alt 3. October 2012, 09:32 PM   #1 (permalink)
parametre
Misafir
 
Mesajlar: n/a
Standart GENÇLERLE BAŞBAŞA (Ali Fuat BAŞGİL)

Gençlerle Baş Başa’dan

Muvaffak Olma Yolunun Tehlikeleri ve Düşmanları

Yetişme ve muvaffak olma yolunun genç yolcusu! Bil ki tuttuğun yolda birçok tehlikeli geçitlerin ve yol kesen düşmanların vardır. Gerçi bunlara yalnız sen değil hayat yolunun her yolcusu rastlayabilir. Fakat bu düşmanlar senin gibi hayatın henüz eşiğindeki tecrübesiz masumlara musallat olmayı (sataşmayı) çok sever. Senin bunlarla pençeleşecek ve bu düşmanları alt edecek silahın yok değildir. Elverir ki sen bu silahları kullanabilesin. Kullanmayı bilmez de bir defa alt olursan bir daha belini kolayca doğrultamazsm. Müsaade et et de sana evvela yolunu bekleyen düşmanları ve rastlayacağın tehlikeleri göstereyim.

1-Muvaffakiyetin ilk düşmanı tembelliktir.

Muvaffak olma yolunda senin ilk büyük düşmanın tembelliktir. Burada sana tembelliği tarif edecek değilim. Onu sen ben hepimiz az çok tanırız. Zira öteden beri denilegeldiği gibi “İnsan tembel bir hayvandır.” Yalnız ben sana şunu söyleyeceğim ki tembellik insan karşısına çıkıp da mertçe savaşan bir düşman değildir.
Bilakis eski peri hikâyelerindeki kahramanlar gibi şekilden şekle girecek ve bin bir hile kullanarak alt etmeye çalışan bir namerttir (korkaktır). Tehlikenin büyüklüğü de buradan gelmektedir.
Tembelliğin yerine ad ve çağına göre girmediği kalıp yoktur. Herkesin mizacına göre tavır alır ve konuşur. Dilimizde aldığı çeşitli isimler de onun bu sinsiliğini gösterir. Tembelliğin adı havaîliktir. Bir adı gevşeklik bir adı hoppalık ve züppelik bir adı uyuşukluk üşengeçlik keyfine düşkünlük tenseverliktir. Tembellik herkesin karşısına her zaman aynı kılıkta çıkmaz. O mesleksiz aktör gibi daima rol değiştirir. Bazen samimi ve iyiliği sever bir dost tavrı alır. Bazen en meşru (kanuna uygun) bir mazeret kılığına girer; hasta olur yorgun düşer ve herkesi hâline açındırır. Bazen tatlı bir dille konuşur ve gönül çeler. Onun kandırıcı bir felsefesi ve safsata ilmeklerinden örülmüş bir edebiyatı vardır. Tembelliğin kitabından sana bazı parçalar okuyayım da dinle:
- Adam sen de… Çalışanlar ne olmuş sanki?
- Üzme kendini şu ölümlü dünyada çalışmak yıpranmaktır.
- Hayat dediğin bir şanstır.
- Şansın varsa her şeyin var demektir.
- Şansın yoksa kendini parçalasan da bir şey olamazsın.
- Zaten suyu getiren de testiyi kıran da bir.
- Sen testiyi kır suyu başkaları getirsin de afiyetle iç…
- Hem bir işin olacağı varsa sırt üstü yatsan da olur olacağı yoksa yırtınsan da olmaz.
- Hele dursun bakalım şimdi şöyle yaslan da yarın sabah yaparsın.
- Hem sana çalışmak yaramıyor; iştahın kaçıyor neşen sönüyor.
- Huy bu ya ben bütün sene kitabı defteri koltuğumda gezmekten; hele kütüphane köşelerinde pineklemekten hoşlanmıyorum…
- İmtihanlara şöyle yirmi gün kala kafayı vurur dersleri hazırlar ve imtihanları mis gibi geçerim…
- Nedense benim yalnız imtihan üstü zihnime bir açıklık geliyor; sene içinde sanki uykudayım…
- Hem de hacet (lüzumu var) muvaffak olanın ve olmayanın gideceği yer mezarlık değil mi?
- Dünyaya insan bir defa gelir; hayattan kâm almaya (zevkini çıkarmaya) bak…
Tembelliğin kitabında daha neler ve ne yaveler (boş sözler) var. Bildiğin şeylerle başını ağrıtmayayım. Yalnız şunu söyleyeyim ki eğer tembel isen ve tembelliğin uzvi (bedene ait) bir hastalıktan ileri gelmiyor da ruhi bir gevşeklik uyuşuk üşengeçlik hoppalık ve havaîlik (önemsememek) şeklinde ise iradeni kullanmak suretiyle muvaffakiyetin bu düşmanını yenebilirsin. Eğer bedeni bir arızan varsa bunun ilacını hekimler bilir…

2-Muvaffakiyetin bir diğer düşmanı kötü arkadaştır.

Genç dostum! Gittiğin yolda ikinci bir tehlikeli düşmanın da kötü arkadaştır. Arkadaşın kötüsü emin ol ki bir gencin başına gelebilecek kötülüklerin en kötüsüdür. Ve her kötülük gibi o da sinsi ve maskelidir. Hem maskesini gayet maharetle (ustalıkla) vurunur. Dost ağzı kullanır. Seni esirger ve yardımına koşar görünür. Seni kendisine imrendirmek için yapmadığı şaklabanlık kalmaz. Tembellik senin içindedir ve sana senin ağzınla konuşur. Arkadaşın kötüsü ise sana kendi ağzını kullanır ve seni tembellikten daha çabuk kendine bağlar. Zaten tembelliğin işi asma hoppalığa ve züppeliğe düşme şekli ekseriya kötü arkadaş telkinleri (aşılamaları) ile başlar. Ve zaman ile itiyat (alışkanlık) hâlini alarak içimizde yerleşir. Kötü arkadaşın yaman felsefesi vardır. Sana her fırsatta gerek sözleriyle ve gerek hâl ve tavrıyla telkin ve tekrar eder:
- Gençliğini yaşa kardeşim bu gençlik her zaman ele geçmez. Sana öğüt verenler vaktiyle günlerini yaşayıp da şimdi senin güzel gençliğini kıskananlardır aldırma eğlenmeye bak… Daha neler demez ki…
Arkadaşın kötüsü çalışanlardan rahatsız olur muvaffak o lanları hiç belli etmeden kıskanır muvaffak olmayı küçümsemek ve alaya almak suretiyle intikam alır. Seni kendine benzetmek ve kendi düştüğü çukura sürüklemek için başvuracak çare arar. Sözleri ile ve yaşayış tarzı ile manevi enerjini kırar ve sende haince bir ruhi gevşeklik yaratır. Sözün kısası inan ki kötü arkadaş bir gencin hayatında rastlayacağı en büyük bahtı karalıktır. Hele tembellikle arkadaşın kötüsü birleşir de yakana ikisi birden yapışırsa her biri bir ömre yeten bu iki şerir (kötülük işleyen) düşmandan kendini kurtarma çok güç olur.
Sözlerime kulak ver; arkadaş olacağın kimsede arayacağın şartlar; çalışkanlık dürüstlük ve iyilikseverlik olsun. Bu meziyetlerle (üstün özelliklerle) bezenmiş olan bir insan diğer bütün iyi vasıfları (özellikleri) da haiz (sahip) demektir. Bunu unutma ve bu şartı bulamadığın kimse ile sakın arkadaş olma.
Çalışma Hayatının ve Umumiyetle Muvaffak Olmanın Kanunları
Çalışma hayatının umumî kanunları:
Okuyucum! Her işin ve mesleğin kendi bünyesine mahsusu çalışma ve işleme usul ve kaideleri vardır ve bunu meslek sahipleri bilir. Bir de fizik ve fikri her nevi iş ve çalışma hayatının ve umumiyetle muvaffak olmanın düşünen aklın ve şaşmaz kanunları hâlinde birtakım umumi ve rasyonel (akılcı) düsturları (ilkeleri) vardır ki ben burada bunlardan benim bildiğim kadarını hülasa edeceğim:
- Çalışmak için müsait gün ve saat bekleme. Bil ki her gün ve her saat çalışmanın en müsait zamanıdır.
- Çalışmak İçin müsait yer ve köşe arama. Bil ki her yer ve her köşe çalışmanın en müsait yeridir.
- Bir günde ve bir zamanda yapman lazım gelen bir işi (bir dersi bir vazifeyi) ertesi güne bırakma. Zira her günün derdi gibi işi de kendine yeter.
- Bir zamanda yalnız tek bir iş yap yalnız bir ders bir kitap hatta bir fasıl üzerinde çalış.
Ta ki dikkatin ve kuvvetin yayılıp zayıflamasın. Bir zamanda birden fazla iş yapayım diyen hiçbirini tam ve temiz yapamaz. Dünyaca tanınmış olan büyük İslam mütefekkiri İmam-ı Gazali’ye “İhya-i Ulûm (İlimlerin Yeniden Canlandırılması) adlı muazzam eserini nasıl bir çalışma ile vücuda getirdiğini sormuşlar: Bir zamanda yalnız bir fasıl bir bahis bir mesele üzerinde çalıştım demiş.
- Başladığın bir işi bir dersi bir kitabı bir vazifeyi yapıp bitirmeden başka bir işe derse kitaba ve vazifeye başlama. Yarıda kalan iş başlanmamış demektir.
- Bir günün işini dersini vazifesini bitirdikten sonra ertesi gün ne iş yapacağına karar ver. Yahut hiç olmazsa çalışmaya başlamadan evvel hangi iş ders kitap üzerinde çalışacağını düşünüp kararlaştır ve çalışmaya bu kararla otur.
- Bir işe başlamadan bir dersi öğrenmeye bir kitabı okumaya oturmadan evvel düşün ve çalışman için lazım olan şeyleri yanında ve elinin altında bulundur. Ta ki ikide bir kalem kâğıt aramaya kalkıp da dikkatin dağılmasın.
- Çalışmaya oturduğun zaman tıpkı ateş hattında düşmanı gözetleyen bir asker gibi uyanık ol ve dikkat kesil. Ve bütün ruhi ve bedenî kuvvetinle kendine işe ver.
- Bir işe başlamadan evvel o işi dersi vazifeyi kitabı en kısa bir zamanda en kolay ve en temiz bir surette nasıl yapmak nasıl öğrenip etüt etmek mümkün olduğunu iyice düşünüp hesapla.
Genç arkadaşım. Yukarıda sıraladığım düsturları okuyup unutasın diye değil; kulağına küpe yapasın ve ileride beni anla diye yazdım. Senden beklediğim beni hayırla anmandır.

genclerle basbasa (Ali Fuat BAŞGİL)

cok eskide yazılmıs bir eser yeni nesil gençlerin faydalanmasını umit ediyorum eserden birazını yazdım umuyorumki faydalı olur İyi çalısmalar

Konu parametre tarafından (6. October 2012 Saat 01:04 PM ) değiştirilmiştir.
  Alıntı ile Cevapla
 


Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Kapalı
Refbacks are Kapalı